‘Bilginin İzinde’ sergisi, sizi, yüzyıllar boyu bilgi arayan insanların serüvenini izlemeye, onların çabasına tanıklık etmeye davet etmektedir. Merakın ve gereksinimlerin kılavuzluğundaki bu zorlu arayış, tarih öncesi devirlerde gezegenimizin değişik bölgelerinde başlamış ve yüzyıllar boyu değişik kültürlerde sürdürülmüştür. Bilginin izini sürenler, gözlem ve deneyimle topladıkları bilgiyi deneylerle doğrulamaya ve doğanın yasalarını belirlemeye çalışmışlardır. Bilim tarihi araştırmaları, bu çabayı anlama isteğinden doğmuştur.
Sergi, Orta Asya’dan Batı Avrupa’ya uzanan bir çizgide, bilginin yaklaşık 13. yüzyılda başlayan
20. yüzyıla kadar gelen kronolojideki hareketini yansıtmaktadır. Özel olarak Osmanlıların ‘Doğu’dan ve ‘Batı’dan aktardığı bilgi üzerine odaklanmaktadır. İmparatorluğun ilk yüzyıllarında, bilgiyi ‘Doğu’nun bilim merkezlerinde arayan Osmanlılar, 18. ve 19. yüzyıllara gelindiğinde, hatta daha da önce, bilgi aktarmak için ‘Batı’nın bilim merkezlerine yönelmişlerdir. Dolayısıyla imparatorluk toprakları, payitaht İstanbul’a göre ‘Doğu’daki ve ‘Batı’daki merkezlerden aktarılan bilgilerin bir arada kullanıldığı, öğretildiği veya uygulandığı bir alan olmuştur. İstanbul Üniversitesi’nin değişik birimlerinde korunan bilimsel aletler, yazma eserler, baskılar ve fotoğraflar, bu değişimi gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla sergi, bilimin Türkiye’deki tarihi konusunda izleyicilere bir görüş kazandırmayı hedeflemektedir.
“Bilginin İzinde” sergisinin başlıca hedefi, kamuoyunun ilgisini bilimin tarihine çekmek ve sergiyi gezecek ziyaretçilere bilim uğraşısının uzun bir geçmişi olduğunu göstermektir. Bunun yanında, bu sergi, Türkiye’deki kurumların ve şahısların bilim ve teknoloji mirasıyla ilgili her türlü malzemeyi (alet, belge, yazılım) koruma altına almaları için bir çağrıdır.
|