Hedefimiz
Sergi
Pullarda Bilim
Bilim İnsanları
E-Metinler
Mesaj Panosu

 

 

 

 

 

     


 Aşağıdaki e-metin, Dünü ve Bugünü ile Haliç Sempozyumu Bildirileri, 22-23 Mayıs 2003. Ed. S.F.Göncüoğlu, Kadir Has Üniversitesi Yay. İstanbul 2004, s. 421-431'de yayımlanmıştır.

 

Tersane-i Âmire Fabrikalarında Tebhir Makinesi/Etüv Üretimi ve Kullanımı

Prof. Dr. Nuran Yıldırım**

Pasteur'ün (1822-1895) mayalanmalara bir mikroorganizmanın neden olduğunu ve her mayanın özgül bir mayayla gerçekleştiğini göstermesini, Anaerobileri yani yaşamak için havada bulunan oksijene gereksinim duymayan mikroorganizmaları bulması izler. Deneyler sonunda mikroorganizmaların kendiliğinden üremediğini ortaya koyan (1862) Pasteur, bulaşıcı hastalıkların mayalanmalarda olduğu gibi mikroorganizmalardan kaynaklandığını düşünüyordu. Koyunlarda görülen şarbon hastalığı etkeninin şarbon bakterisi olduğunu kesin olarak kanıtladı. Loğusa hummasının günümüzde "streptokok" adıyla bilinen bir mikroptan kaynaklandığını belirledi. Kendini mikroorganizmaların bulaşıcı hastalıklara neden olduğunu ve cerrahide de enfeksiyonun yayılmasına yol açtığını kanıtlamaya adadı.

Uzun tartışmalardan sonra mikroorganizmalarla bazı hastalıklar arasında ilişki olduğunu kabul eden bilim dünyası, verecekleri zararları önlemek amacıyla mikroorganizmaları yok etmeye yönelik araştırmalara girişir.

Mikroorganizmaların sebep olduğu salgın ve bulaşıcı hastalıklar, hava, su, yiyecekler, giysiler ve ev eşyaları vasıtasıyla yayılıp genişlediğinden bu ortamları dezenfekte etmek üzere çeşitli yöntemler ve araçlar geliştirilir. Havanın temizlenmesi için pulvarizatörler, içme suları için filtreler, giysiler ve ev eşyaları için ise etüv makineleri tasarlanır.

Önce, yüksek ısının öldürücü etkisi göz önünde tutularak yüksek ısılı hava içeren etüv makineleri kullanılır. Ancak bu kuru hava etüvlerine konan eşyadaki mikroorganizmaların 180 derecede bile yok olmadıkları, daha yüksek derecede ise eşyanın bozulduğu görülür. Bunun üzerine su buharıyla sıcak hava karışımı esasına dayanan etüv makineleri devreye girer. Bu etüvlerde de su buharı ile karışık 120-160 derecedeki sıcak hava 2-3 saat içinde eşyanın içine nüfuz edemediğinden hem mikropları tamamen yok edemez hem de eşyayı bozar. Ardından 100 derece üzerinde ısıtılmış su buharıyla çalışan etüvler denenir. Bu etüvlerde 140-150 dereceye kadar ısıtılmış basınçsız su buharı kullanılır. Fakat bunların etkisi de kuru hava etüvlerinden faklı olmaz. Sonunda 100-150 derecedeki basınçlı su buharı kullanımının dezenfeksiyon için en etkili yöntem olduğu anlaşılır. Ardından basınçlı su buharının kullanıldığı birkaç etüv modeli üretilir.

Geneste ve Herscher adlı fabrikatörlerin tasarımı olan etüvlerle yapılan deneylerde; içine şarbon (charbon), titrotriks skraber (titrothrix scraber) ve basilus subtilis (bacillus subtilis)ve septisemi gangrenöz (septicémie gangréneuse) gibi çeşitli mikrop kültürleri konmuş bir yatak, etüvde 15 dakika süreyle 115 derecedeki buharın etkisine bırakılır. İşlem sonunda yatağın merkezindeki kültürlerin tamamen yok oldukları belirlenir. 106-108 derecedeki ısıda tekrar edilen deneylerde yine ayni sonuç alınınca su buharı basıncı altındaki ısının tahrip gücünün son derece arttığı ve yatak içine hızla nüfuz ettiği ispat edilir. Özel komisyonlar önünde yinelenen deneylerde etüve konan pamuk ve yün dokumaların renk ve sağlamlık bakımından değişikliğe uğramadığı görülür. Sonunda; 110-120 dereceden yüksek ısı gerektirmemesi, dezenfeksiyon süresinin kısalığı (20 dakika), mikroorganizmaların seri bir şekilde ölmesi, giysi, döşeme ve eşyaların rengini bozmaması gibi nedenlerden ötürü Geneste ve Herscher etüvleri diğerlerine tercih edilir.

Başarılı deneylerin ardından Geneste ve Herscher Fabrikası, başta hastaneler olmak üzere; karantinahaneler, belediyeler ve gemiler için sabit etüvler, kasaba, köy, ordu merkezleri ve diğer bazı yerlerde gerekli durumlarda kolaylıkla bir yerden diğerine nakledilebilecek seyyar etüvler üretir. Tersane-i Âmire'de üretilen etüvlerde de Geneste ve Herscher modeli esas alınmıştır. [1]

Geneste ve Herscher sabit etüvü; buhar üreten bir su kazanına bağlı, madenden yapılmış iki tarafı kapaklı silindir şeklinde yatay olarak kullanılan bir kazandır. Her iki tarafında kirli ve temiz olmak üzere birer kapak ve içinde dezenfekte edilecek eşyanın yerleştirildiği metal raflar vardır. Mikroplu eşya kirli taraftaki kapaktan raflara yerleştirilir kapaklar sıkıca kapatılıp kazan çalıştırılır. Isı 110 dereceye yükseldiğinde 20 dakika bekletildikten sonra sistem kapatılır. Temiz tarafın kapağı açılarak dezenfekte olmuş eşya dışarı çıkarılıp kurutulur.

Avrupa'da 1870 yılından itibaren sabit etüvler "tebhirhane/dezenfeksiyon istasyonu" adı verilen özel mekânlara yerleştirilerek yaygın olarak kullanıma girer. İngiltere'de açılmaya başlanan dezenfeksiyon istasyonları başta Fransa olmak üzere bütün Avrupa'ya yayılır ve bütün salgın ve bulaşıcı hastalıklarda, özellikle kolera salgınlarında, giysi ve eşyaların temizlenmesinde yaygın olarak kullanılır. [2]

Osmanlı Devleti'nde Etüv Kullanımı

Doğu-Batı ulaşımının kavşağında yer alması nedeniyle, ilk kolera pandemisinden itibaren bütün kolera salgınlardan etkilenen Osmanlı Devleti bir ara hacıların Hicaz'dan hastalığı yaydığı gerekçesiyle kolera odağı olarak bile itham edilmişti. Hastalığın önlenmesi amacıyla II. Mahmud zamanında Meclis-i Umûr-ı Sıhhiye(Karantina Meclisi) denetiminde ülke sathına yayılan bir karantina idaresi kurulmuştu. Bu kapsamda; Kızıldeniz'de Kamaran ve Ebusaid, Akdeniz'de Trablusgarb ve Beyrut'ta, İzmir-Urla yakınlarındaki Klazomen'de, Çanakkale'de ve İstanbul Anadolu Kavağı'nda birer tahaffuzhane/karantinahane hizmete girmişti. Yeni dezenfeksiyon yöntemleri ile aletlerinin kullanılmaması yüzünden özellikle 1870'den sonra kolera salgınları birbirini izlemeye başlamıştı. 1885'te Karantina İdaresi'nin oluşturduğu "Tathirat/Temizlik Komisyonu" üyesi Bonkowski Bey o zaman buharla işleyen Geneste ve Herscher makinelerinin getirtilmesini önermiş, bu yolda karar da alınmış ancak gerçekleştirilememişti. İlerki yıllarda kolera vak'aları artınca 1891 yılında Geneste ve Herscher Fabrikası'ndan o da en küçüklerinden iki aded etüv getirtilmiş, biri İzmir Klazomen diğeri de İstanbul Kavak Tahaffuzhanelerine yerleştirilmişti. Meclis-i Umûr-ı Sıhhiye (Karantina Meclisi) Reis-i Sanisi/Başkan Yardımcısı Dr. Koçoni'nin de belirttiği gibi etüv son derece pahalı bir makineydi. Bu iki küçük boyda etüve 68.671 kuruş verilmiş firmanın İstanbul temsilcisine bir o kadar da montaj ücreti ödenmişti. [3]

1892 yılında hemen hemen Avrupa'nın tamamı koleranın pençesinde kıvranıyordu. Salgın; Paris, Hamburg, Bakü ve Rus limanlarında çok ağır seyrediyordu. Bu salgının dışında kalan ülkeler sadece; Osmanlı İmparatorluğu, İsviçre, İsveç ve Yunanistan'dı. [4]

Osmanlı Devleti salgını endişeyle izlerken korunmak amacıyla yeni tahaffuzhaneleri hizmete sokmaya başlar. Avrupa treniyle gelenlerin karantinaya alınması amacıyla Cisr-i Mustafa Paşa'da [5] yapılan tahaffuzhane için acilen ithal edilen bir etüv, 9 Eylül 1892 günü bir pülverizatör ile birlikte gönderilir. [6] Daha önce Kavak Tahaffuzhanesi'ne yerleştirilmiş olan etüv mükemmel biçimde çalışmaktadır. Yedikule'deki Balıklı Rum Hastanesi de ayni tipte bir etüv almıştır. [7]

1893 Ağustosunda İstanbul'da patlak veren kolera ile mücadele için görüş almak üzere Pasteur Enstitüsü'nden İstanbul'a davet edilen Dr. Andre Chantemess(1851-1919) şehirde yaptığı incelemeler sonunda kolerayla en etkin mücadele yöntemlerinden birinin dezenfeksiyon olduğunu ve bunun da İstanbul'da uygulanmadığını bildirerek tebhirhaneler/dezenfeksiyon evleri açılmasını önerir. Bunun üzerine Gedikpaşa, Tophane ve Üsküdar'da üç tebhirhane yapılır. Bu tebhirhanelere Paris'ten getirtilen büyük boyda birer Geneste ve Herscher etüvü yerleştirilir. [8]

Tersane-i Âmire Fabrikalarında Tebhir Makinesi/Etüv Üretimi

Bahriye Nazırı Hasan Hüsnü Paşa'nın(1832-1903) girişimiyle 10 Eylül 1891 tarihinde tebhir/etüv makinesi yapmak için Bâbıali'den iki ihtira beratı alınır. [9] Bahriye Merkez Hastahanesi operatörlerinden Dr. Ancelo Bohor (Angelo Accioté, öl.Kasım1907) [10] ile Çarkçı Solkolağası Mehmed Ali, Geneste ve Herscher etüvlerini model alarak bir etüv yaparlar. 4 Mayıs 1892 tarihli Servet-i Fünûn'da "Tersane-i Âmire ma'mûlâtından nev-icad âlet yani etüv" alt yazısıyla fotoğrafı yayınlanarak imal edildiği duyurulan [11] bu etüvün bir fotoğrafı da Dr. Ancelo Bohor'un hazırladığı kullanım talimatı ile birlikte Bahriye Nazırının 12 Haziran 1892 tarihli tezkiresiyle padişaha arzedilmek üzere Sadaret'e gönderilir. Bahriye Nazırı makineyı Padişahın huzurunda denemek için izin de istediğinden Cuma günü Selamlık resminden sonra denenmek üzere makinenın saraya gönderilmesi emredilir. [12] Padişah huzurunda yapılan deney başarıyla sonuçlanır. Gördüklerinden çok memnun olan II. Abdülhamid görevlileri kutlar ve Bahriye Nazırına başka etüv makineları yapımı için gerekli emri verir. [13] Böylece Tersane-i Âmire Fabrikalarında etüv üretimi başlar(1892). Ayni yılın sonunda ikinci etüv hazırlanır. Bahriye Nazırı, 2 Aralık 1892 tarihli tezkiresiyle 120 cm çapında en büyük boyda üretilen bu etüvün fotoğrafını da Sadaret'e gönderir. [14] Bahriye Nezareti bir süre sonra etüvün hazır bekletildiğini hatırlatınca bu etüvün Sadaret'in belirleyeceği bir yere konması ayrıca saray için de orta boy bir etüvün imal edilmesi emredilir. [15] Ardından Ancelo Bohor'un dezenfeksiyon yöntemi ve aletleri hakkında derlediği bilgiler hem Vekâyi-i Tıbbiye'de tefrika edilir hem de "Âlât-ı Tebhiriye ve Usûl-i Tathiriye" adıyla kitap olarak yayınlanır(İstanbul, Bahriye Matbaası 1311). [16]

Tersane-i Âmire Etüvlerinin Kullanımı

 Kasım 1892'de Bâb-ı Seraskeri/Harbiye Nezareti, askeri hastanelere yerleştirilmek üzere Tersane-i Âmire'ye 10 etüv ısmarlar. İkisi aralık ayında teslim edilir. [17]

Dr. Ancelo Bohor ile bir teknisyen etüv makinesi yerleştirmek üzere Sinop'a giderler. [18]

Tersane-i Amire'de etüv yanında yine Geneste Herscher ürünlerini model alarak kimyasal dezenfektanları püskürtme esasına dayanan taşınabilir pülverizatörler de üretilmiştir. [19] Ağustos 1893'te Sinop ve diğer tahaffuzhanelere giden 3 etüv ile 4 pülverizatörün yerine yenileri yapılıp Şehremaneti'ne teslim edilir. [20]

Tersane-i Âmire mamulatı bir etüv Ocak 1893'te Meclis-i Umûr-ı Sıhhiye(Karantina Meclisi) kararıyla Beyrut Karantinahanesi'ne gönderilir. Ardından Dr. Ancelo Bohor da montajını yapmak üzere yola çıkar. [21] Beyrut'a gönderilen etüvün bedeli ile yerleştirilmesi için gönderilen memur vesairenin masrafı olan 34.014 kuruş 13 paranın Bahriye Nezareti'ne ödenmesi istenir. [22]

Ağustos 1893'te İzmir'de mahiyeti anlaşılamayan bir hastalıktan şüpheli ölümler olur. Sıhhiye Nezareti, kolera olması muhtemel bu hastalığın İzmir ile civar kasaba ve kazalar arasında işleyen şimendifer yolcuları vasıtasıyla kolayca yayılabileceği endişesiyle trenlerde etüv bulundurulması lüzumunu dile getirir. Diğer taraftan İzmir vilayeti de etüv için Babıâli'ye başvurur. Sadaret 28 Temmuz 1893(16 Temmuz 1309) tarihli telgrafla, Tersane-i Âmire'de ne kadar etüv makinesi mevcut olduğunu ve ne zaman gönderilebileceğini sorar. Bahriye Nazırı ayni gün verdiği cevapta; Daire-i Askeriye için sipariş olunan büyük etüvün 20 güne, Mabeyn-i Hümayun için imal edilmekte olan küçük etüvün ise bir haftaya kadar tamamlanacağını, büyük makinenin 250 küçüğünün ise 200 Osmanlı Lirası değerinde olduğunu, kaç aded sipariş edilirse bedeli peşin ödendiği takdirde mümkün olan süratle tamamlanacağını bildirir. Bunun üzerine Bahriye Nezareti'ne İzmir vilayeti için ufak cinsinden 3 makine sipariş edilir ve 3 Ağustos 1893 tarihinde bunların İzmir'e gönderilmesi için irade çıkar. [23] İzmir Tahaffuzhanesi için Çarkçı Kolağası Mehmed Ali tarafından imal edilen etüv ile pülverizatör, İdare-i Mahsusa'nın "Türk" vapuruyla İzmir'e gönderilir. [24] İzmir Klazomen Tahaffuzhanesi'ne gönderilen etüvün yerine Yıldız Sarayı'na yerleştirilenden daha büyüğü yapılmaya başlanır. [25] İzmir Vilayeti, Kasım ayında bu kez şehirde etüv bulunmadığını hatırlatıp süratle bir etüv gönderilmesini ister. [26]

Ağustos 1893'te İstanbul'da kolera salgını başlayınca II. Abdülhamid, İstanbul'daki bütün hastanelere birer etüv yerleştirilmesini emreder. Tersane-i Âmire, İstanbul'da yetkililerin belirleyeceği yerlere konmak üzere 2 etüv ile 6 pulverizatör yapımına girişir. [27] Bu emir çerçevesinde Gureba-yı Müslimin Hastahanesi'ne Haliç'teki Tersane-i Âmire tezgahlarında imal edilen bir etüv yerleştirilir ve bedeli olan 200 lira da Bezm-i Âlem Valide Sultan Vakfı tarafından ödenir. [28] Bu etüvü çalıştırmak için Bahriye Nezareti'nden Mülazım İsmail Efendi tayin edilir. [29] Salgın sürerken Şehremini Rıdvan Paşa, Sadaret'e gönderdiği 23 Kasım 1893 (14 Cemâziyelevvel 1311) tarihli yazısıyla, belediye dairelerinde dezenfeksiyon uygulamalarında kullanılan büyük pülverizatörlerin yatersiz kaldığını, ithal edilen pülverizatörlerin gelmesi zaman aldığından Bahriye Fabrikası'nda bulunan pulverizatörlerden birkaçının bedeli ödenmek üzere gönderilmesini ister. Ancak Tersâne'de pülverizatör kalmamıştır. Birkaç güne kadar üç adedinin hazır olacağı bildirilir. [30]

Bu arada, Haydarpaşa Askeri Hastahanesi başhekimi, Selimiye Kışlası için bir etüv makinesine şiddetle ihtiyaç duyulduğunu bildirir ayrıca başka yerlerde de ihtiyaç olduğuna dikkati çekerek Tersane-i Âmire'de gerektiği kadar imal ettirilmesini önerir. [31] 20 Kasım 1893'te Selimiye Kışlası için imal edilen etüvün bedeli olan 200 lira nakden ödenmişti. Bahriye Nezareti, hastaneler için sipariş edilen on etüv makinesinin bedeli, ait olduğu daire tarafından nakden ve tamamen verilmedikçe imalinin mümkün olmadığı bildirir. [32] Ertesi yıl Tophane-i Âmire Müşirliğine bağlı olan Beyoğlu Kışlası'na yerleştirilen etüv de Tersane-i Âmire'de yapılır. [33]

1894 yılında Hicaz'da yapılması kararlaştırılan hastanelere yerleştirilmek üzere iki etüv makinesi ısmarlanır. Bunlardan ikinci sınıf olan küçük etüv hemen hazırlanır birinci sınıf büyük etüvün de 20 güne kadar tamamlanacağı bildirilir. [34] Bu iki etüv 11 Nisan 1894 günü İdare-i Mahsusa'nın "Türk" vapuruna teslim edilerek gönderilir. [35] Yine Hicaz'a gönderilmek üzere Bahriye Nezareti'ne sipariş olunan 6 aded pülverizatör 1894 yazında bitmiş ve pülverizatörlerin bedeli olan 60 liranın ödenmesi için irade çıkmıştı. [36]

Paris Sıhhiye Kongresi'nde Hicaz'a gidecek vapurlarda bir doktor ve bir etüv makinesı bulundurulması kararlaştırıldığından, Osmanlı Devleti iskelelerine hacı nakledecek vapurlara etüv bulundurma mecburiyeti getirir. [37] Bunun üzerine Evliya Arif Efendi, tasarrufundaki "Abdülkadir" vapuru için Tersane-i Âmire'den bir etüv satın alır. [38]

Tersane-i Âmire Fabrikaları kolera vak'alarının ve salgınlarının artması üzerine gelen etüv taleplerini karşılamaya çalışırken Fransa'nın İstanbul Sefareti bir takrir vererek Geneste ve Herscher Kumpanyası tarafından keşfedilen ve Bâbıali tarafından ihtira beratı alınmış olan etüv makinesinin Tersane-i Âmire'de taklidinin imal edilmekte olduğunu ileri sürer. Konu Meclis-i Vükelâ'ya intikal eder. Bahriye Nezareti, etüv makinesi için Hükumet-i Seniyye'den 10 Eylül 1891 tarihinde iki kıt'a ihtira beratı verildiğini bildirir. Meclis-i Vükelâ da bu beratların Geneste ve Herscher Kumpanyası adına ve etüv makinesine ait olup olmadığının Ticaret ve Nafıa Nezareti'nden sorulmasını kararlaştırır. [39]

1905 yılında Konya'da difteri ve tifo salgını başlayınca, diğer vilayetlere olduğu gibi Konya'ya da Tersane'de üretilen etüvlerden gönderilmesi istenir. [40]

Arşiv belgeleri, Tersâne-i Âmire'de üretilen etüv ve pulverizatörlerin; Yıldız Sarayı, askeri hastaneler, Hicaz'daki hastaneler, Gureba-yı Müslimin Hastanesi, Sinop ve İzmir Klazomen Tahaffuzhaneleri, Beyrut Karantinahanesi, Beyoğlu Kışlası, Abdülkadir Vapuru gibi değişik mekânlara yerleştirildiğine işaret ediyor.

Tersane-i Âmire'de etüv ve pülverizatör yapımı ne zamana kadar sürdü? Bu sorunun cevabını şimdilik bilmiyoruz.

Bu etüvlerin üretimine önayak olan ve yerlerine monte edip çalıştıran Dr. Ancelo Bohor'un, hekim diploması aldıktan 10 yıl sonra Kasım 1907'de Bahriye Merkez Hastahanesi operatörüyken genç bir yaşta vefat ettiğini biliyoruz. [41] Tersane-i Âmire'den etüv talebine ait ulaşabildiğimiz en son belge 1905 yılına ait olduğundan Dr. Ancelo'nun ölümünden sonra üretimin durmuş olduğu ileri sürülebilir. Geneste ve Herscher Fabrikası'nın patent hakkı nedeniyle Tersane-i Âmire'de etüv yapımını engellemiş olması da mümkündür. Yeni belgelere ulaşıldıkça bu belirsizliğin aşılacağı, ayrıntılara inileceği inancındayız.

1892 yılında Tersane-i Âmire Fabrikalarında başlayan etüv üretiminin ne zaman ve hangi nedenle sonlandığı şimdilik tam olarak bilinmese de dezenfeksiyon uygulamalarında kullanılan Tersane-i Âmire etüv ve pülverizatörlerinin toplum sağlığına önemli katkıları olduğu şüphesizdir.

Teşekkür: Revue Médico-Pharmaceutique'te yer alan konu ile ilgili bölümleri çeviren Prof. Dr. Feza Günergun'a teşekkür ederim.

BİBLİYOGRAFYA

1- Arşiv Belgeleri
Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA)
-A.MKT.MHM.554/43, 570/6, 592/23, 593/11, 708/9
-İ. DH. 3(25 M.1312)
-İ. EV. 4(9 B. 1311/16 Ocak 1894), 7(29 N. 1311)
-İ. HUS. 47(9 R.1311), 67(20 M.1311), 94(8 B. 1311)
-İ. SH. 1(16 M. 1311)
-İ.Rüsumat.3(22 R.1312)
-İ. Tophane-i Âmire. 2(18 S. 1312).
-MV.84/84(24 Za.1312)
-Y. MTV. 63/80, 72/72, 73/22, 92/56, 272/151
-Y. PRK. ASK.94/33(24 S.1311)
-Y.A.RES.56/10(11M.1309)

2-Genel Kaynakça:
Ancelo: Âlât-ı Tebhiriye ve Usûl-i Tathîr. Bahriye Matbaası. 1311, s.4-23.
Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane Üye Kayıt Defteri. İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı.
Clemow, Frank: The Cholera Epidemic of 1892 In The Russian Empire. London-New York 1893.
DZ. KK. Kasımpaşa Deniz Hastanesi 1973-1974 Yıllığı
Revue Médico-Pharmaceutique, C.II(30 Avril 1889),s. 67.
Revue Médico-Pharmaceutique, C.4,No.7(31 Temmuz 1891),s.135.
Revue Médico-Pharmaceutique, C.5, No.10(15 Novembre 1892),s.159.
Revue Médico-Pharmaceutique, C.5, No.6(30 Juin 1892),s.95.
Revue Médico-Pharmaceutique, C.6,No.1(31 Janvier 1893),s.11-12.
Revue Médico-Pharmaceutique, C.8(31 Aout 1893), s.119.
Rıza Tahsin: Mir'at-ı Mekteb-i Tıbbiye.İkinci Kitap.İstanbul 1330/1914,s.60.
Sabah, No.1442(8 S.1311/21 Ağustos 1893).
Sabah,No.1445(11 S.1311/24 Ağustos 1893).
"Âlet-i tebhîr etüv", Servet-i Fünûn,No.69(22 Nisan 1308/4 Mayıs 1892),s.261,263.
"Âlât-ı Tebhiriye ve Usûl-i Tathîr", Vakayi-i Tıbbiye, Sene 15, No.12(25 S.1312/28 Ağustos 1894), s.2818-2821, No.13(13 Ra.1312/14 Eylül 1894),s.2837-2840, No.14(27 Ra.1312/28 Eylül 1894),s.2855-2859, No.15(14 R.1312/15 Ekim 1894),s.2869-2887, No.16(28 R.1312/28 Ekim 1894), s.2883-2887, No.17(15 Ca.1312/14 Kasım 1894),s.2897-2901.
S. Kamil:"Kolera İstilaları", Maarif, C.5, No.124(25 Teşrinisâni 1309/7 Aralık 1893), s.311.
Yıldırım, Nuran:"1893'te İstanbul'da Kolera Salgını", Tarih ve Toplum, S: 129(Eylül 1994), s.14-25.
Yıldırım, Nuran:"Disinfecting Stations in Ottoman Empire", Science in Islamic Civilisation. Proceedings of the international symposia "Science Institutions in Islamic Civilisation" and "Science and Technology in the Turkish and Islamic World". Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu-Feza Günergun. İstanbul 2000, s.269
Yıldırım, Nuran: "Edirne'de Kolera Salgını-1894",I. Edirne Tıp Tarihi Günleri Bildirileri, 3-4 Ekim 2001 "Dr. Rıfat Osman Anısına"(1874-1933). Yay.Haz.Ender Bilar, Edirne 2001,s.62.

 


* İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı. E-mail: nuryil@yahoo.com
  [1] Ancelo: Âlât-ı Tebhiriye ve Usûl-i Tathîr. Bahriye Matbaası. 1311, s.4-23.
[2] Nuran Yıldırım:"Disinfecting Stations in Ottoman Empire", Science in Islamic Civilisation. Proceedings of the international symposia "Science Institutions in Islamic Civilisation" and "Science and Technology in the Turkish and Islamic World". Ed. Ekmeleddin İhsanoğlu-Feza Günergun. İstanbul 2000, s.269.
[3] BOA.Y.A.RES.56/10(11M.1309/17 Ağustos 1891). ; Revue Médico-Pharmaceutique, C.4,No.7(31 Temmuz 1891),s.135.
[4] Frank Clemow: The Cholera Epidemic of 1892 In The Russian Empire. London-New York 1893. ; Dr. S. Kamil:"Kolera İstilaları", Maarif, C.5, No.124(25 Teşrinisâni 1309/7 Aralık 1893), s.311.
[5] Cisr-i Mustafa Paşa, Edirne'nin 30 km kuzeyinde bugün Bulgaristan sınırları içindeki Svilengrad kasabası. Bkz. Nuran Yıldırım: "Edirne'de Kolera Salgını-1894",I. Edirne Tıp Tarihi Günleri Bildirileri, 3-4 Ekim 2001 "Dr. Rıfat Osman Anısına"(1874-1933). Yay.Haz.Ender Bilar, Edirne 2001,s.62.
[6] Revue Médico-Pharmaceutique, C.5, No.10(15 Novembre 1892),s.159. ; Nuran Yıldırım: "Edirne'de Kolera Salgını-1894",I. Edirne Tıp Tarihi Günleri Bildirileri, 3-4 Ekim 2001 "Dr. Rıfat Osman Anısına"(1874-1933). Yay.Haz.Ender Bilar, Edirne 2001,s.62-63.
[7] Revue Médico-Pharmaceutique, C.5, No.6(30 Juin 1892),s.95.
[8] Nuran Yıldırım:"1893'te İstanbul'da Kolera Salgını", Tarih ve Toplum, S: 129(Eylül 1994), s.14-25.
[9] BOA. MV.84/84(24 Za.1312/19 Mayıs 1895)
[10] Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'nin 1303/1887 mezunlarından olan Ancelo veled-i Bohor Paris'te cerrahi ihtisası yapmış bu görevindeyken de vefat etmiştir. Bkz.Rıza Tahsin: Mir'at-ı Mekteb-i Tıbbiye.İkinci Kitap.İstanbul 1330/1914,s.60. , DZ. KK. Kasımpaşa Deniz Hastanesi 1973-1974 Yıllığı. Kolağası rütbesindeyken Mecidiye Nişanı'na lâyık görülmüş başarılı bir cerrahtı. Bkz. Revue Médico-Pharmaceutique, C.2, No.4 (30 Avril 1889), s. 67.
[11] "Âlet-i tebhîr etüv", Servet-i Fünûn,No.69(22 Nisan 1308/4 Mayıs 1892),s.261,263.
[12] BOA. Y. MTV. 63/80(16 Za.1309/12 Haziran 1892).
[13] Revue Médico-Pharmaceutique, C.5,No.6(30 Juin 1892),s.95.
[14] BOA. Y. MTV. 73/22(4 C.1310/2 Aralık 1892)
[15] BOA. Y. MTV. 72/72(25 Ca. 1310/14 Aralık 1892)
[16] "Âlât-ı Tebhiriye ve Usûl-i Tathîr", Vekâyi-i Tıbbiye, Sene 15, No.12(25 S.1312/28 Ağustos 1894), s.2818-2821, No.13(13 Ra.1312/14 Eylül 1894),s.2837-2840, No.14(27 Ra.1312/28 Eylül 1894),s.2855-2859, No.15(14 R.1312/15 Ekim 1894),s.2869-2887, No.16(28 R.1312/28 Ekim 1894), s.2883-2887, No.17(15 Ca.1312/14 Kasım 1894),s.2897-2901.
[17] Revue Médico-Pharmaceutique, C.5,No.10(15 Novembre 1892),s.159.
[18] Revue Médico-Pharmaceutique, C.5,No.10(15 Novembre 1892),s.159.
[19] Ancelo: Âlât-ı Tebhiriye ve Usûl-i Tathîr. Bahriye Matbaası. 1311, s.11-12.
[20] Sabah, No.1442(8 S.1311/21 Ağustos 1893).
[21] Revue Médico-Pharmaceutique, C.6,No.1(31 Janvier 1893),s.11-12.
[22] BOA.A.MKT.MHM.570/6(13 Ra.1311/24 Eylül 1893).
[23] BOA. İ. SH. 1(16 M. 1311/30 Temmuz 1893), İ. HUS.67(20 M.1311/3 Ağustos 1893).
[24] Sabah,No.1445(11 S.1311/24 Ağustos 1893).
[25] BOA. Y. PRK. ASK.94/33(24 S.1311/6 Eylül 1893).
[26] BOA. A.MKT.MHM.554/43(27 R.1311/7 Kasım 1893).
[27] Revue Médico-Pharmaceutique, C.6,No.8(31 Aout 1893), s.119.
[28] BOA. İ. EV. 4(9 B. 1311/16 Ocak 1894).
[29] BOA. İ. EV. 7(29 N. 1311/5 Nisan 1894).
[30] BOA. A. MKT. MHM. 593/11 (14 Ca. 1311/23 Kasım 1893).
[31] BOA. İ.HUS.47(9 R.1311/20 Ekim 1893).
[32] BOA. A. MKT. MHM. 592/23
[33] BOA. İ. Tophane-i Âmire. 2(18 S. 1312/21 Ağustos 1894).
[34] BOA. İ. HUS. 94(8 B. 1311/15 Ocak 1894).
[35] BOA. A.MKT.MHM.708/9.Bahriye Nazırının 18 R. 1316(5 Eylül 1898) tarihli tezkiresi.
[36] BOA. İ. DH. 3(25 M.1312/29 Temmuz 1894)
[37] BOA. Y. MTV. 92/56 (16 N. 1311/23 Mart 1894)
[38] BOA. İ.Rüsumat.3(22 R.1312/23 Ekim 1894).
[39] BOA. MV.84/84(24 Za.1312/19 Mayıs 1895)
[40] BOA. Y.MTV.272/151(26 M.1323/2 Nisan 1905).
[41] Acchiote Ancelo, 28 Kasım 1890 tarihinde Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane'ye 220 numara ile üye olmuş ve Kasım 1907'de vefat etmiştir. Bkz. Cemiyet-i Tıbbiye-i Şahane Üye Kayıt Defteri. İ.Ü.İstanbul Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı.,s. 32-33.

 

http://www.bilimtarihi.org
Son güncelleme: 01.11.2016

© 2016