Hedefimiz
Sergi
Pullarda Bilim
Bilim İnsanları
E-Metinler
Mesaj Panosu

 

 

 

 

 

 


Louis de Broglie
Madde ve Işık
Çeviren: Nusret Kürkçüoğlu
Fransız Bilim Eserleri Serisi: 2
Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1953, VII+240 s.

 

İÇİNDEKİLER

Önsöz

1

I- Çağdaş fizik üzerine umumi açıklamalar:

 

Çağdaş fizikteki ilerlemeler

1

Modern fizikte madde ve ışık

19

Kuvantumlar ve dalga mekaniği

30

II- Madde ve elektrik:

 

Dalga ve zerre kavramları üzerine bazı düşünceler

36

İki cins elektrik hakkında düşünceler

45

Elektronun gelişmesi

57

Elektromağnetik teorinin bugünkü hali

78

III- Işık ve radyasyonlar:

 

Optiğin tarihine bir bakış

94

Işık teorisinde eski yollar ve yeni ufuklar

101

Fiziğin müteakip sentezlerine bir misal: Işık teorileri

113

IV- Dalga mekaniği:

 

Elektronun dalgasal tabiatı

129

Dalga mekaniği ve tefsirleri

143

Elektrikli zerrelerin potansiyel engelleri arasından geçişi

152

İzafiyet ve kuvantumlar

162

V- Kuvantumlar fiziği üzerine felsefi incelemeler:

 

Modern fizikle süreklilik ve ferdiyet

172

Determinizm buhranı

190

Kuvantik mekaniğin getirdiği yeni fikirler

200

Yeni fizikte imkanların hemzaman temsili

213

VI- Muhtelif felsefi incelemeler:

 

Fizikte realite ve idealizasyon

223

Emile Meyerson'un hatırasına

230

Makine ve düşünce

235

 

Önsöz

Dostum Andre George'un nazik ısrarına mukavemet edemiyerek bu kitapta, çağdaş fiziğe, onun umumi ve felsefi cephelerine ait bazı incelemeleri topladım. Bu incelemelerden her biri, yalnız başına bağımsız bir bütün teşkil eder ve ayrı olarak okunabilir. Bu yüzden, önleyemediğim bazı tekrarları okuyucu mazur görmelidir: Gerçekten, birçok defalar, mesela basit cisimlerin tasnifi, fotoelektrik tesirin tetkiki, ışık kuvantumları teorisinin veya dalga mekaniğinin ortaya çıkması gibi, çağdaş fiziğin büyük ve temelli merhalelerini birçok kereler tekrar etmeğe mecbur kaldım, zira konu biraz teknik olduğundan, bunları herkesin bildiğini farzedemedim. Fakat, her ne kadar bazı açıklamalar bu etüdlerde birkaç kere tekrarlanıyorsa da, her defada farklı bir noktadan bakmağa gayret ettim ve ehemmiyetlerini daha iyi anlatmak için, kuvantumlar fiziğinin temel meselelerinin çeşitli cephelerini, birbiri ardınca aydınlatmağa çalıştım.

Bu incelemeleri okuyacak ve mukayese edecek olan okuyucu, bunların birbirlerini tamamladıklarını ve birbirlerine girdiklerini görecektir; bu muazzam çağdaş fizik binasının ne muhteşem ve göz kamaştırıcı bir eser olduğunu hissedecektir. Laboratuar fizikçilerinin bize ifşa etmeğe muvaffak oldukları fevkalade rakik ve müthiş sayıda denel vakıaları tefsir için teoricilerin inkişaf ettirdikleri şayanı takdir ve şayanı hayret tasavvurları temaşa ederken, fizikçilerin metodlarının ve fikirlerinin bu son senelerde ne kadar tekamül etmiş, ne kadar incelmiş olduğu, bugünkü halde, daha evvelki devirler alimlerinin biraz saf realizminden, biraz basit görücü mekanizminden ne kadar uzak bulunduğumuzu da öğrenecektir. Maddenin sonsuz yapısına indikçe, günlük tecrübemiz esnasında zekamız tarafından imal edilen tasavvurların, bilhassa zaman ve mekan tasavvurlarının, girdiğimiz yeni alemleri tasvir etmemize müsaade etmekte ne kadar aciz olduklarının farkına varırız. Atom altı eşelerle tatbik edilebilmeleri için adeta tasavvurlarımızın çevreleri, böyle ifade etmek caizse, tedrici surette silinmelidir. Elemanter varlıklar mekan ve zaman içinde, adeta kendileri için yapılmış bir elbise içinde gibi yüzerler; karşılıklı tesir esrarlı proseslerinde ferdiyet zayıflar; eski fizikçiler için o kadar aziz olan determinizm bile, boyun eğmeğe mecburdur. Ve ilmin büyük kitabı hiçbir zaman sonuna ermediğinden, birçok başka sürprizler bizi beklemektedir: mesela en küçük böcekten bin milyar kere daha küçük<olmasına rağmen, yine kendine göre bir alem olan atom çekirdeğinin sinesinde ne esrar saklı olduğunu kim biliyor?

En iyi kurulmuş prensipler ve en iyi desteklenmiş hükümlerin otuz kırk senede yıkılmaları bize, ilimlerin ilerlemesine umumi felsefi hükümleri dayandırmağa çalışırken ne kadar ihtiyatlı olmak icap et tiğini göstermektedir, zira bu iş, daima hareketli bir arazi üzerine inşaat yapmak demektir. Bilmediğimiz şeyler toplamının bildiğimiz şeyler toplamından ne kadar daha fazla olduğunun farkına varılınca, pek çabuk hüküm vermekten çekinilir. Bununla beraber, kuvantik fizikteki ilerlemelerin, birçok meselelerde bize yeni ufuklar açtıklarına ve felsefi doktrinlerin gelecekteki gidişinin her halde, er geç bunların tesirini hissedeceklerine işaret etmek yasak değildir. Keza bu arada M.Bohr gibi salahiyet sahibi bir fizikçinin kuvantik fizikteki "ehemmiyetsizliklerin" ve "tamamlayıcı cephelerin" her halde bir gün biyoloji teorilerinde bir yer alacağını düşündüğüne işaret etmek de yasak değildir: Eğer jenetisyenlere [genetikçilere] göre, hayat ve ırsiyetin bütün kudretlerinin, boyutları hemen hemen atomlarınki mertebesinde olan elemanlarda, ve belki de bu elemanların parçacıklarında, muhteva buldukları düşünülürse, M.Bohr'un fikri o kadar şaşırtıcı görünmez, zira bu taktirde hayat ve madde arasındaki esrarlı irtibat o derecede küçük sahalarda vuku bulur ki, kuvantik tasavvurların oralarda işe karışmaları icap eder. Fakat buna benzer meselelerin derin incelenmesi zamanı her halde henüz gelmemiştir ve bunlar üzerinde düşünmeği felsefeci okuyucularımıza bırakıyoruz.

Bu önsözü sona erdirirken, bütün zamanlar boyunca ilmi mütefekkirleri meşgul etmiş olan bir mesele hakkında iki söz söylemek isterim: İlmin değeri meselesi, yani ilmi araştırmayı sevmemizin ve takdir etmemizin sebeplerinin ne olabileceği meselesi . Birçok kimseler ilmi, tatbikatı sebebiyle takdir ederler; her günkü hayatımıza getirdiği birçok faydaları, hayatımızı koruma ve kısmen de uzama bakımından emrimize amade kıldıkları kudretli vasıtaları zikrederler; onun sayesinde adeta sonsuz ilerlemelerle dolu bir geleceğin önümüze açılması ümidini izhar ederler. Bu fikirde biraz ihtiyatlı olmak lazımdır. İlmin bütün tatbikatı hayırlı değildir ve inkişafının, insanlığın hakiki ilerlemesini temin etmesine yarıyacağı kati değildir, zira bu ilerleme her halde, hayatımızın maddi şartlarının yükseltilmesinden çok daha fazla, insanlığın fikri ve ahlaki yükselmesine bağlıdır. Bununla beraber ilmin tatbikatının, her günkü hayatımızın bazı taraflarını tatlılaştırmış ve güzelleştirmiş olduğu katidir ve bu tatbikat, onu hak etmesini bilirsek, bu hayırlı işe devam edebilir. O halde ilmi tatbikatı için, insan hayatına getirdiği teselliler ve rahatlıklar için sevmek meşrudur, fakat unutmamak lazımdır ki, insan hayatı buna rağmen, bizzat tabiatı icabı, kararsız ve sefil kalacaktır. Fakat zannımıza göre, ilmi gayreti, temsil ettiği şeyin değerini takdir ederek sevmek bakımından, başka bir sebep de bulunabilir. Gerçekten, bütün büyük şeyler gibi, bu gayret fikri sahada tam değerini kazanır; ilmi zekanın büyük bir eseri olduğu için sevmek lazımdır.

Prensip bakımından, bu izahlar hesap ihtiva etmemektedirler. Elektromagnetik teorinin bugünkü hali ve elektronun dalgasal tabiatı hakkındakiler istisna teşkil ederler: bunlar, kitabın kalan kısmı hiçbir mahzur arzetmeksizin atlanabilirler.

 

 

http://www.bilimtarihi.org
Son güncelleme: 01.11.2016

© 2016